11 Aralık 2010 Cumartesi
Elveda Sami Yen
 |
| O gün Sami Yen'de iğne atsanız yere düşmeyecekti.. (87' Eskişehir) |
Galatasaray'ın rakiplerinin attığı her şut gol olmaya devam ediyor..
Bu veda Sami Yen'in kemiklerini sızlattı..
SAMİ YEN HAKKINI SİZE HELAL ETMİYOR
Maçla ilgili söylenecek hiç birşey yok..Gözümüzün önünde Galatasaray eriyor,her geçen gün geriye gidiyor..
Dozere gerek kalmadı taraftar yıkmaya başladı Sami Yen'i ordan da kâr(!) etti Galatasaray yönetimi.
Maç Önü | Galatasaray-Gençlerbirliği
Bu gece için söylenecek pek birşey yok aslında.Favori Galatasaray.Yenerse günü kurtarır puan kaybederse taraftarı kahreder.
İlk 11: Ufuk Ceylan, Sabri Sarıoğlu, Lucas Neill, Gökhan Zan, Hakan Balta, Barış Özbek, Aydın Yılmaz, Ayhan Akman, Lorik Cana, Kewell, Pino
Yedekler: Aykut Erçetin, Servet Çetin, Çağlar Birinci, Arda Turan, Mehmet Batdal, Serdar Özkan, Serkan Kurtuluş
10 Aralık 2010 Cuma
Islıklanmak
"Seyircinin ıslıklamasına kızmıyorum,İstanbul bu açıdan daha berbattı."
Nicolas Anelka
Adam haklı beyler!
Qatar Foundation
Barcelona'nın senelik 30 milyon eurodan 5 yıllık forma sponsoru:Qatar Foundation...Formasına reklam almamasıyla tanınan Barcelona, bu prensibinden vazgeçti.
Çok iyi para be..
Hafta Sonu Tv'de Futbol
10 Aralık Cuma
20.00 Eskişehirspor – Beşiktaş /LİG TV
21.30 Hannover 96 – Stuttgart /TRT 3
11 Aralık Cumartesi
13.30 Karabük – Antalyaspor /DIGI
14.00 Boluspor – Mersin İdman Yurdu /TRT 1
16.30 Bayern Münih – St.Pauli /TRT 3
17.00 Bucaspor – Manisaspor /DIGI
17.00 West Ham – Manchester City /SPORMAX / PL TV
19.00 Galatasaray – Gençlerbirliği /LİG TV
19.30 Borussia Dortmund – Werder Bremen /TRT 3
19.30 Newcastle United – Liverpool /SPORMAX
21.45 Genoa – Napoli /SPORMAX / TV 8
22.00 Auxerre – Marsilya /KANAL A
23.00 Atletico Madrid – D. La Coruna /NTV Spor
12 Aralık Pazar
13.30 Bologna – Milan /TV 8
14.00 Samsunspor – Gaziantep BŞB /TRT 1
14.00 Sivasspor – Konyaspor /DIGI
15.30 Bolton – Blackburn Rovers /SPORMAX / PL TV
16.00 AS Roma – Bari /TV 8
16.00 İstanbul BŞB – Trabzonspor /LİG TV
16.30 Freiburg – Mönchengladbach /TRT 3
17.00 Gaziantepspor – Kayserispor /DIGI
18.00 Tottenham – Chelsea /SPORMAX
18.00 O. Lyon – Toulouse /KANAL A
18.30 Mainz – Schalke 04 /TRT 3
19.00 Ankaragücü – Fenerbahçe /LİG TV
19.00 Denizlispor – Kayseri Erciyes /TRT 1
20.00 Real Zaragoza – Real Madrid /NTV Spor
21.45 Juventus – Lazio /SPORMAX / TV 8
22.00 Barcelona – Real Sociedad /NTV Spor
22.00 Bordeaux – Rennes /KANAL A
13 Aralık Pazartesi
20.00 Bursaspor – Kasımpaşa /LİG TV
22.00 Man. United – Arsenal /SPORMAX
22.00 Valencia – Osasuna /NTV Spor
18.30 Mainz – Schalke 04 /TRT 3
19.00 Ankaragücü – Fenerbahçe /LİG TV
19.00 Denizlispor – Kayseri Erciyes /TRT 1
20.00 Real Zaragoza – Real Madrid /NTV Spor
21.45 Juventus – Lazio /SPORMAX / TV 8
22.00 Barcelona – Real Sociedad /NTV Spor
22.00 Bordeaux – Rennes /KANAL A
13 Aralık Pazartesi
20.00 Bursaspor – Kasımpaşa /LİG TV
22.00 Man. United – Arsenal /SPORMAX
22.00 Valencia – Osasuna /NTV Spor
6 Aralık 2010 Pazartesi
Ne içtin be Guti?
Guti dün Bebek'te kaza yapmış.271 promil alkollü çıkmış.Geçmiş olsun da ne içtin o kadar be çocuk?
Hafta İçi Tv'de Futbol
7 Aralık Salı
21.45 Bursaspor – Rangers (STAR TV)
21.45 Manchester United – Valencia (EURO FUTBOL)
21.45 Benfica – Schalke (HD SMART)
8 Aralık Çarşamba
21.45 Marseille – Chelsea (EURO FUTBOL)
21.45 Arsenal – Partizan (HD SMART)
5 Aralık 2010 Pazar
The Collector
Türkiye'de gol atmadığı tek takım olan Karabük'e de golünü atan Alex koleksiyonunu tamamladı.Yakışır!
Fenerbahçe 2-1 K.D.Ç Karabükspor
Maça iki takım da iyi ve baskılı başladı. Karabükspor Emenike ile iki pozisyona girdi ama olmadı. Fenerbahçe evinde her zamanki gibi golü erken buldu. Gol Alex'in kullandığı serbest vuruşa Lugano'nun müthiş yükselişiyle geldi. (Dk.10)
Daha sonra Alex'in ayağından 18. dakikada gelen gol ile Fenerbahçe ilk yarıdaki bariz üstünlüğünü skora dökmüş oldu.Gol de kesinlikle usta işi bir goldü.
İlk yarı Fenerbahçe üstünlüğünde rölantide sona ererken, ikinci devreden tek korkum Fenerbahçe'nin klasik 2.devre sendromuydu. Karabükspor'un dişli bir ekip olduğunu bildiğim için bunun Fenerbahçe'nin başına bela açacağından emindim.
Ve beklediğim oldu. Karabükspor, Emenike'nin maçın o dakikasına kadar gerçekleştirdiği akınlardan sonunda faydalandı. Akınları derken, bu tip akınlar.
Evet. Fenerbahçe defansı bugün Emenike karşısında çok sıkıntılı anlar yaşadı.
Fenerbahçe'nin 2.yarı sendromu işte bu golden sonra başladı. Aşırı sıkıcı bir futbol sergileyen ve 3 pas bile yapamayan Fenerbahçe taraftarını bir türlü rahatlatamadı. Maçı zar zor 2-1 bitiren Fenerbahçe net pozisyonları değerlendiremedi. 90+3'te Semih'in yakaladığı pozisyona yapılacak bir yorum yok zaten.
Maçın kilit oyuncuları maç öncesi değerlendirmemde verdiğim oyuncularla aynı. Alex ve Emenike.
Fenerbahçe bir haftayı daha iyi futbol oynamadan kazanarak geçiriyor. Karabükspor'un hocası Yücel İldiz'i de ayrıca tebrik ediyorum.
Aykut Hoca'nın oyuncu değişiklikleri konusundaki düşüncelerini hala çözemedim. En çok aksayan mevki santrfor iken kanatlardan oyuncu çıkarıyor. Üstüne üstlük soktuğu futbolcu Selçuk. 2.devrenin başında girmesi gereken Semih ise sırf Alex'i alkışlatmak için 90'da oyun giriyor. Peygaamber sabrı var bu Semih'te vallahi.
Maç 2 oyuncunun sahneye çıkmasından ibaretti.
Daha sonra Alex'in ayağından 18. dakikada gelen gol ile Fenerbahçe ilk yarıdaki bariz üstünlüğünü skora dökmüş oldu.Gol de kesinlikle usta işi bir goldü.
İlk yarı Fenerbahçe üstünlüğünde rölantide sona ererken, ikinci devreden tek korkum Fenerbahçe'nin klasik 2.devre sendromuydu. Karabükspor'un dişli bir ekip olduğunu bildiğim için bunun Fenerbahçe'nin başına bela açacağından emindim.
Ve beklediğim oldu. Karabükspor, Emenike'nin maçın o dakikasına kadar gerçekleştirdiği akınlardan sonunda faydalandı. Akınları derken, bu tip akınlar.
Evet. Fenerbahçe defansı bugün Emenike karşısında çok sıkıntılı anlar yaşadı.
Fenerbahçe'nin 2.yarı sendromu işte bu golden sonra başladı. Aşırı sıkıcı bir futbol sergileyen ve 3 pas bile yapamayan Fenerbahçe taraftarını bir türlü rahatlatamadı. Maçı zar zor 2-1 bitiren Fenerbahçe net pozisyonları değerlendiremedi. 90+3'te Semih'in yakaladığı pozisyona yapılacak bir yorum yok zaten.
Maçın kilit oyuncuları maç öncesi değerlendirmemde verdiğim oyuncularla aynı. Alex ve Emenike.
Fenerbahçe bir haftayı daha iyi futbol oynamadan kazanarak geçiriyor. Karabükspor'un hocası Yücel İldiz'i de ayrıca tebrik ediyorum.
Aykut Hoca'nın oyuncu değişiklikleri konusundaki düşüncelerini hala çözemedim. En çok aksayan mevki santrfor iken kanatlardan oyuncu çıkarıyor. Üstüne üstlük soktuğu futbolcu Selçuk. 2.devrenin başında girmesi gereken Semih ise sırf Alex'i alkışlatmak için 90'da oyun giriyor. Peygaamber sabrı var bu Semih'te vallahi.
Maç 2 oyuncunun sahneye çıkmasından ibaretti.
Ertem Şener
Ajansı takip ederken eğlenceli bir röportaj gözüme takıldı fakat gereken ilgiyi görememiş nedense . Ben burada yayınlıyorum ve kaynağı da belirteceğim.
Gökhan Karataş'ın ekranların sevilen "sesi" Ertem Şener ile yaptığı röportaj...
Futbol tüm dünyada popülaritesi yüksek bir spor. Sen futbolun oynayan değil anlatan tarafındasın. Seçme şansın olsaydı futbolcu mu olmak isterdin? Yani spikerlik hedef miydi, sonuç mu?
Bana ilk defa böyle bir soru geldi. İlkokul, ortaokul yıllarımda, arkadaşlarım halı saha maçlarında oynarken bile maç anlatırdım. Mahalle maçlarında evimin balkonundan maç anlatmayı tercih ederdim. Hatta duştayken, lavabodayken bile maç anlatırdım. Topa vurmaktan çok topa vuranı tercih ettim. Çocukça olacak belki, topa bir kere dokunuyorsun, ama anlatım yaparken adeta topla birlikte gidiyorsun. Topun en yakın arkadaşı olmak bana daha çok keyif verdi. Topu hep canlı bir kavram olarak düşündüm. İtip kakılan bir cisim gibi görmek yerine arkadaş olmak istedim. Sesim ona en yakın arkadaş oldu. Maç anlatmak bana her zaman daha büyük keyif verdi. Ve Emin olun daha çok yoruluyorsun. Golü atanla sevinip, golü yiyenle üzülüyorsun. Sevinç ve hüznü beraber yaşayıp, yaşatıyorsun. Fikrim değişmedi.
Bir röportajında tiyatrocu olduğunu söyledin. Tiyatro ve televizyon... Birbirinden uzak konular. Peki TV'ye geçiş nasıl oldu?
Alaattin Aslıyüce diye bir arkadaşım var. Beni bu mesleğe zorlayan kişi oldu. Güzel taklit yapardım. Lisede amatör olarak tiyatroya adım attım. 'Türkmen Düğünü' isimli bir oyunda yer aldım. Oyun aralarında İlker Yasin'in, büyüklerimizin taklidini yapardım. Allah rahmet eylesin, 80 yaşında bir coğrafya öğretmenimiz vardı. Sözlüye kaldırırdı, sözlü sırasında bile konuyu maç gibi anlatırdım. Bu yüzden arkadaşlarım her zaman sözlüye kalkmamı isterlerdi. Spikerlik o yıllarda da hayalimdi. Alaattin ile bir gün Avcılar'da gezerken, beni Radyo Vizyon'a soktu. 'Gel konuşalım, basına adım at' diye zorladı. Üniversiteye hazırlanıyordum o sırada, ilk adımım bu şekilde oldu. Taklit yaparak gerçeği buldum. Ama şu bir gerçek ki, hayatım boyunca bu işi bedenimin bir parçası olarak gördüm. Zaten iş olarak görmediğim için hiç yorulmuyorum.
Çoğu kişinin hayalini süsleyen bir meslek yapıyorsun. Kuşkusuz kolay değil. Seni en çok sıkan, zorlayan konular nedir?
Çok yorulmuyorum, daha fazla yorulmak istiyorum. İmkanımız olsa elime mikrofon alıp röportaj bile yapacağım. İnternete, gazeteye yazılar yazmak istiyorum, yani daha fazla çalışmask istiyorum. Meslek hayatımı 15 günde bir maç anlatarak geçiştirmek istemiyorum. Bana göre oğlum bir, maç anlatmak iki. Belden aşağı vurulması ise beni çok yoruyor. Artık klavyenin başına geçen herkes yazı yazıyor. Beni bırakın değerli büyüklerimiz bile eleştiriliyor. 'Neden maçlarda bilgi veriyor' demek yerine 'Ertem Şener, farklı bir çığır açtı. Bazı kişilerin klavuzu oldu' düşüncesi akla gelmiyor. Varsa yoksa, 'O neden anlatıyor'. Artık çığrından çıktı. Kalp doktoru, beyin ameliyatına girmeye başladı. Saygısızlık diz boyu. Ben bir devrim yaptığıma inanıyorum. Kafamı, bu yola koydum. Gerekirse maç anlatmam, ama bu şekilde anlatmazsam da anlatmam. Sadece isim söyleyerek maç anlatmayacağım. 22 futbolcu ve hakemlerle birlikte maçın bir parçasıyım. 0-0 giden bir maçta izleyeni canlı tutmak için bazı dil oyunları yapmak zorundasınız. Bu, akıl ile duygunun karışımıyla oluyor. 350 kelime ile maç anlatmak bana göre değil. Reyting kanalında farklı sorumluluklarım var.
Mesela Pazartasi günü oynanan Barcelona-Real Madrid maçının en büyük keyfi, Ercan Taner'in kullandığı bir sözdü. 'Ronaldo, çalılıkların arasında kayboldu' dedi. Maçın özeti oydu. Bu, bana büyük keyif verdi. Gördüm ki, yanlış yolda değilim. Ercan Taner bunu yapıyorsa, bizler doğru gidiyoruz demektir. Biz size soruyormuyuz 'Siz neden böyle yapıyorsunuz' diye. İntikamımı acı alırım, ama bu bize yakışmaz. Saygınlığımızı korumak zorundayız. Yel, kayadan ancak toz alır. Eleştirilmek güzel ama belden aşağı vurulmak kötü. Jose Mourinho'nun bir lafı vardır; I am special one. Ben de özelim bu meslekte.
Futbolun bu kadar içindesin. Spikerlik dışında bir televizyonun spor müdürüsün. Yaptığın haberler veya anlattığın maçlar nedeniyle kulüp başkanları tarafından hiç uyarıldın mı?
Gökhan Karataş'ın ekranların sevilen "sesi" Ertem Şener ile yaptığı röportaj...
Futbol tüm dünyada popülaritesi yüksek bir spor. Sen futbolun oynayan değil anlatan tarafındasın. Seçme şansın olsaydı futbolcu mu olmak isterdin? Yani spikerlik hedef miydi, sonuç mu?
Bana
Bir röportajında tiyatrocu olduğunu söyledin. Tiyatro ve televizyon... Birbirinden uzak konular. Peki TV'ye geçiş nasıl oldu?
Alaattin Aslıyüce diye bir arkadaşım var. Beni bu mesleğe zorlayan kişi oldu. Güzel taklit yapardım. Lisede amatör olarak tiyatroya adım attım. 'Türkmen Düğünü' isimli bir oyunda yer aldım. Oyun aralarında İlker Yasin'in, büyüklerimizin taklidini yapardım. Allah rahmet eylesin, 80 yaşında bir coğrafya öğretmenimiz vardı. Sözlüye kaldırırdı, sözlü sırasında bile konuyu maç gibi anlatırdım. Bu yüzden arkadaşlarım her zaman sözlüye kalkmamı isterlerdi. Spikerlik o yıllarda da hayalimdi. Alaattin ile bir gün Avcılar'da gezerken, beni Radyo Vizyon'a soktu. 'Gel konuşalım, basına adım at' diye zorladı. Üniversiteye hazırlanıyordum o sırada, ilk adımım bu şekilde oldu. Taklit yaparak gerçeği buldum. Ama şu bir gerçek ki, hayatım boyunca bu işi bedenimin bir parçası olarak gördüm. Zaten iş olarak görmediğim için hiç yorulmuyorum.
Çoğu kişinin hayalini süsleyen bir meslek yapıyorsun. Kuşkusuz kolay değil. Seni en çok sıkan, zorlayan konular nedir?
Çok yorulmuyorum, daha fazla yorulmak istiyorum. İmkanımız olsa elime mikrofon alıp röportaj bile yapacağım. İnternete, gazeteye yazılar yazmak istiyorum, yani daha fazla çalışmask istiyorum. Meslek hayatımı 15 günde bir maç anlatarak geçiştirmek istemiyorum. Bana göre oğlum bir, maç anlatmak iki. Belden aşağı vurulması ise beni çok yoruyor. Artık klavyenin başına geçen herkes yazı yazıyor. Beni bırakın değerli büyüklerimiz bile eleştiriliyor. 'Neden maçlarda bilgi veriyor' demek yerine 'Ertem Şener, farklı bir çığır açtı. Bazı kişilerin klavuzu oldu' düşüncesi akla gelmiyor. Varsa yoksa, 'O neden anlatıyor'. Artık çığrından çıktı. Kalp doktoru, beyin ameliyatına girmeye başladı. Saygısızlık diz boyu. Ben bir devrim yaptığıma inanıyorum. Kafamı, bu yola koydum. Gerekirse maç anlatmam, ama bu şekilde anlatmazsam da anlatmam. Sadece isim söyleyerek maç anlatmayacağım. 22 futbolcu ve hakemlerle birlikte maçın bir parçasıyım. 0-0 giden bir maçta izleyeni canlı tutmak için bazı dil oyunları yapmak zorundasınız. Bu, akıl ile duygunun karışımıyla oluyor. 350 kelime ile maç anlatmak bana göre değil. Reyting kanalında farklı sorumluluklarım var.
Mesela Pazartasi günü oynanan Barcelona-Real Madrid maçının en büyük keyfi, Ercan Taner'in kullandığı bir sözdü. 'Ronaldo, çalılıkların arasında kayboldu' dedi. Maçın özeti oydu. Bu, bana büyük keyif verdi. Gördüm ki, yanlış yolda değilim. Ercan Taner bunu yapıyorsa, bizler doğru gidiyoruz demektir. Biz size soruyormuyuz 'Siz neden böyle yapıyorsunuz' diye. İntikamımı acı alırım, ama bu bize yakışmaz. Saygınlığımızı korumak zorundayız. Yel, kayadan ancak toz alır. Eleştirilmek güzel ama belden aşağı vurulmak kötü. Jose Mourinho'nun bir lafı vardır; I am special one. Ben de özelim bu meslekte.
Futbolun bu kadar içindesin. Spikerlik dışında bir televizyonun spor müdürüsün. Yaptığın haberler veya anlattığın maçlar nedeniyle kulüp başkanları tarafından hiç uyarıldın mı?
Fenerbahçe'nin 5-2 kaybettiği Arsenal maçı sonrasında Futbolig programı yapıyorduk. Fenerbahçe yöneticisi Murat Özaydınlı gülüyordu. Ama eğlenceden dolayı değil. O görünütüyü aldım ve 'Bunca yatırım, bunca harcama, bunca düşünce var. Yöneticiler adeta hayatını oryaya koydu. Bu gülmenin sebebi sizi aldatmasınz. Burada sinirsel bir olay yaşıyor' şeklinde kullandım. Ama birileri, bunu başkana yanlış aktarmış. Aslında tam tersi bir haberdi. Sonrasında kulübe de yazı yazdım, açıklama yaptım. Bunun haricinde fazla birşey yaşamadım. Yanlış anlaşılmadan dolayı uyarıldım ve konu kapandı.
Beşiktaşlısın. Aynı zamanda tarafsız olmak durumunda olduğun bir iş yapıyorsun. Maç anlatırken takımına torpil yaptığın oldu mu?
Her zaman Beşiktaşlı olduğumu söylüyorum. Kendimi bu meslekte özel biri olarak düşünüyorum. Ekranda kirli sakallı olmanın, kravatın hafif aşağıda olmasının veya doğaçlama konuşmanın izleyiciyi daha samimi bir ortama çekeceğini düşünürüm. Ne kadar doğal olursanız, o kadar çok kazanırsınız. Herkes takımını saklıyor. Anlattığım maçlarda Aziz Yıldırım benden fazla Fenerbahçeli, Adnan Polat benden fazla Galatasaraylı, Sadri Şener benden fazla Trabzonsporlu olamaz. Bu kadar net söylüyorum. Bir doktorsun, ameliyat masasına bir hasta geldiğinde pasaportuna bakar mısın? Lig maçları anlatsam da aynı olurdu. Tarafsızlığı çok iyi biliyorum. Taraftarlığımı stada taşımadım. Beşiktaşlıyım, ama artık galibiyet ve mağlubiyet duygularımı kaybettim.
Manchester United-Beşiktaş maçında kaleci Rüştü için "Her yerinden öpüyorum" dedin. Bir anda ortaya çıkan sözler miydi, yoksa daha sonra 'ben ne diyorum' diye düşündün mü? Gelen tepkiler nasıldı?
Volkan Demirel veya Leo Franco kalede olsaydı, belki de sahaya inip alnından öperdim. İnan hiç düşünmedim. Aklımın ucundan geçmedi. Tam tersi hoşuma gitti. Otele giderken sokağın ortasında gülmeye başladım. Maçı tekrar seyrederken, 'Ya gerçekten öpmüşüm, öpmek lazımmış. Keşke yanımda olsa da öpsem' dedim. Başka ne denilebilirdi ki? Şimdi herkes Messi'ye 'uzaylı' diyor. Ben iki sene önce sölemiştim. Taki Doğan şahidimdir. Geçen sezon Antalya'da kaldığım otelde yanıma geldi. 'Başbakanımız'da maçı seyrediyormuş. Siz de bu arkadaşın yanaklarından öpün' demiş. Çok hoşuma gitti. Beni çok gururlandırdı. Düşünün, Başbakan bile destek verdi.
Maçtan sonra Rüştü ile bu konuda bir görüşmen oldu mu?
Aramadı, ama Beyaz Show'da telefonlaştık. Daha sonra o maçtaki eldivenlerini gönderdi. Bu hediye beni çok gururlandırdı. Eldivenler, ödül köşemin en üst tarafında. Rüştü ile Hamburg maçı öncesinde Antalya'da karşılaştık. Orada öpüştük, sarıldık. 'Ben nasıl biri olduğunu biliyorum, iyiniyetinden kuşkum yok' dedi. Orada Rüştü'yü öpme imkanım oldu (gülüyor). Özel bir insan. Ben, hiç belimin altından düşünmedim. O maçta beni izleyen oğlum ve eşim vardı. Daha konuşmama gerek yok.
Kendine has bir uslubun var. 'Ertem Şener' dendiğinde akıllara hemen 'çölde bir vaha gibi', 'Messi, bu adam neyin nesi?' sözleri geliyor. Maç anlatımını farklı bir yorumla süslüyorsun.
Ben 350 kelime yerine 500 kelime kullanmak istiyorum. 150 kelime daha koymak istiyorum. Tabii ki abartmadan. Kendimi eleştirdiğim zamanlar da oluyor. Bu konuda İlker Yasin'den çok şey öğrendim. İyi yolda olduğumu söyledi ve nerede durmam konusunda bana yön tarif etti. Halit Kıvanç, Fenerbahçe-Sevilla maçının devre arasında alnımdan öptü. 'Ekselansları Lugano' dediğim için sarıldı, 'İyi yoldasın evlat' demişti. Eve gidene kadar ağladım. Bu, bana pusula oldu. Ondan sonrası önemli değil. Bugün Messi'yi Satürn'e, Neptün'e Uranüs'e yollamaya başladılar. Ben hiç değilse insan olduğunu düşünüyorum.
Daha önce söylediklerinden bazılarını hatırlatacağım. Ve bunlar aynı futbolcu içindi. 'Şiir gibi', 'ah o öpücük kime gitti', 'Tüm evrenin en iyi topçusu'. Ronaldinho hayranı mısın?
Evet. Hala hayranıyım. Taş yerinde ağırdır. Bence Barcelona'dan gitmeyecekti. Eto'o yüzünden Ronaldinho'yu harcadılar. Ona çok saygı duyuyorum. Ronaldindo, Messi'den daha iyiydi. 'Kadife ayaklı' bir futbolcuydu. Barcelona'dan ayrıldıktan sonra kaybetti. Keşke kalsaydı, keşke göz zevkimizi bozmasaydı. Milan'da liderik vasfı verilseydi, Messi'nin önüne geçerdi. Aynı formu devam etseydi zaten Messi ile kıyaslamazdım bile.
Eşinle Fatih Terim sayesinde tanıştın. Anlatır mısın?
Eşim havayollarında hostesti. Galatasaray'ın Real Sociedad ile oynayacağı maçı anlatmak için San Sebastian'a gidiyordum. Şanş işte aynı uçukta Fatih Terim, iki ön sıramda oturuyordu. Maç sonrasında dönerken, 'Bu hanımefendi ile evleneceğim' dedim. Bunun üzerine Fatih Hoca, 'Ben de düğününe geleceğim' dedi ve geldi. Sözünü tuttu, nişan yüzüğümü taktı ve nikah şahidim oldu.
Maçlarda eşini de şaşırttığın oluyor mu? Nasıl tepkiler veriyor?
Eşim, alakası olmadığı halde bu işi çok iyi biliyor. Beni eleştirmez, aksine çok beğenir. Aynı zamanda çok seçicidir. Ara ara bilgiler verir. Bazen de 'Şu bilgiye verme' der, verdiğimde ise 'Bu bilgiye ne gerek vardı' tepkileri alırım. Kontrol mekanizmam eşimdir. Evde olmadığımda maç seyreder, tabii sevdiği diziler yoksa (gülüyor).
Anlatmak isteyip anlatma şansı bulamadığın bir maç var mı?
Fenerbahçe-Galatasaray, Beşiktaş-Fenerbahçe veya Galatasaray-Beşiktaş derbisini anlatmak isterim.
Unutumadığın maç?
İstanbul'da oynanan Liverpool-Milan finali ve Machester United-Beşiktaş maçı.
Anlatırken en çok zorlandığın maç?
Şampiyonlar Ligi'ndeki 6-1'lik Valencia-Bursaspor maçı.
Ağladığın ya da aşırı duygusallaştığın maçlar oldu mu?
henüz ağlamadım. Aşırı duygulandığım maç ise Londra'daki Chelsea-Fenerbahçe karşılaşmasıydı. Ağlamaktan beter oldum. Fenerbahçe daha iyi oynamıştı, yarı final kaçtı.
En beğendiğin yerli ve yabancı futbolcu?
Yerli Ersan Gülüm, yabancı ise Xavi.
Bu sene şampiyonlukta en şanslı gördüğün takım?
Bence Süper Lig'de bu sezon şampiyon Fenerbahçe olacak.
Kariyerin spikerlikle sınırlı kalacak mı? Yazarlık, yorumculuk gibi daha değişik alanları da düşünüyor musun?
Bir gazetede yazacağım. Yorumculuk yapmayacağım, yorumcuları yorumlayacağım. Teklif var, ama şu anda isimini söylememem daha doğru.
Bazı isimlerin ilginç uğurları vardır. Senin de bir uğurun var mı?
Her maça duayla başlarım. En büyük uğurum duadır, duasız maç anlatmam.
Sporda futbol dışında bir ilgi alanın var mı?
Voleybol seyretmeyi seviyorum. Basketbolu ise izlemeyi değil oynamayı severim. Basketbol maçı izlemek bana itici gelir. Oynamaya da bir o kadar bayılırım. Yazın plaj voleybolu oynarım. Yüzmeyi de çok severim.
Bu sıralar farklı bir heyecan içindesin.
Ömer Erim adında bir oğlum var. Futboldan nefret ediyor. Şubat ayında ikinci oğlum olacak. Şampiyonlar Ligi 1. Tur maçlarıyla birlikte dünyaya gelecek.
Vakit ayırdığın ve samimi yanıtların için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ediyorum, keyif aldığım bir sohbet oldu.
Beşiktaşlısın. Aynı zamanda tarafsız olmak durumunda olduğun bir iş yapıyorsun. Maç anlatırken takımına torpil yaptığın oldu mu?
Her zaman Beşiktaşlı olduğumu söylüyorum. Kendimi bu meslekte özel biri olarak düşünüyorum. Ekranda kirli sakallı olmanın, kravatın hafif aşağıda olmasının veya doğaçlama konuşmanın izleyiciyi daha samimi bir ortama çekeceğini düşünürüm. Ne kadar doğal olursanız, o kadar çok kazanırsınız. Herkes takımını saklıyor. Anlattığım maçlarda Aziz Yıldırım benden fazla Fenerbahçeli, Adnan Polat benden fazla Galatasaraylı, Sadri Şener benden fazla Trabzonsporlu olamaz. Bu kadar net söylüyorum. Bir doktorsun, ameliyat masasına bir hasta geldiğinde pasaportuna bakar mısın? Lig maçları anlatsam da aynı olurdu. Tarafsızlığı çok iyi biliyorum. Taraftarlığımı stada taşımadım. Beşiktaşlıyım, ama artık galibiyet ve mağlubiyet duygularımı kaybettim.
Manchester United-Beşiktaş maçında kaleci Rüştü için "Her yerinden öpüyorum" dedin. Bir anda ortaya çıkan sözler miydi, yoksa daha sonra 'ben ne diyorum' diye düşündün mü? Gelen tepkiler nasıldı?
Volkan Demirel veya Leo Franco kalede olsaydı, belki de sahaya inip alnından öperdim. İnan hiç düşünmedim. Aklımın ucundan geçmedi. Tam tersi hoşuma gitti. Otele giderken sokağın ortasında gülmeye başladım. Maçı tekrar seyrederken, 'Ya gerçekten öpmüşüm, öpmek lazımmış. Keşke yanımda olsa da öpsem' dedim. Başka ne denilebilirdi ki? Şimdi herkes Messi'ye 'uzaylı' diyor. Ben iki sene önce sölemiştim. Taki Doğan şahidimdir. Geçen sezon Antalya'da kaldığım otelde yanıma geldi. 'Başbakanımız'da maçı seyrediyormuş. Siz de bu arkadaşın yanaklarından öpün' demiş. Çok hoşuma gitti. Beni çok gururlandırdı. Düşünün, Başbakan bile destek verdi.
Maçtan sonra Rüştü ile bu konuda bir görüşmen oldu mu?
Aramadı, ama Beyaz Show'da telefonlaştık. Daha sonra o maçtaki eldivenlerini gönderdi. Bu hediye beni çok gururlandırdı. Eldivenler, ödül köşemin en üst tarafında. Rüştü ile Hamburg maçı öncesinde Antalya'da karşılaştık. Orada öpüştük, sarıldık. 'Ben nasıl biri olduğunu biliyorum, iyiniyetinden kuşkum yok' dedi. Orada Rüştü'yü öpme imkanım oldu (gülüyor). Özel bir insan. Ben, hiç belimin altından düşünmedim. O maçta beni izleyen oğlum ve eşim vardı. Daha konuşmama gerek yok.
Kendine has bir uslubun var. 'Ertem Şener' dendiğinde akıllara hemen 'çölde bir vaha gibi', 'Messi, bu adam neyin nesi?' sözleri geliyor. Maç anlatımını farklı bir yorumla süslüyorsun.
Ben 350 kelime yerine 500 kelime kullanmak istiyorum. 150 kelime daha koymak istiyorum. Tabii ki abartmadan. Kendimi eleştirdiğim zamanlar da oluyor. Bu konuda İlker Yasin'den çok şey öğrendim. İyi yolda olduğumu söyledi ve nerede durmam konusunda bana yön tarif etti. Halit Kıvanç, Fenerbahçe-Sevilla maçının devre arasında alnımdan öptü. 'Ekselansları Lugano' dediğim için sarıldı, 'İyi yoldasın evlat' demişti. Eve gidene kadar ağladım. Bu, bana pusula oldu. Ondan sonrası önemli değil. Bugün Messi'yi Satürn'e, Neptün'e Uranüs'e yollamaya başladılar. Ben hiç değilse insan olduğunu düşünüyorum.
Daha önce söylediklerinden bazılarını hatırlatacağım. Ve bunlar aynı futbolcu içindi. 'Şiir gibi', 'ah o öpücük kime gitti', 'Tüm evrenin en iyi topçusu'. Ronaldinho hayranı mısın?
Evet. Hala hayranıyım. Taş yerinde ağırdır. Bence Barcelona'dan gitmeyecekti. Eto'o yüzünden Ronaldinho'yu harcadılar. Ona çok saygı duyuyorum. Ronaldindo, Messi'den daha iyiydi. 'Kadife ayaklı' bir futbolcuydu. Barcelona'dan ayrıldıktan sonra kaybetti. Keşke kalsaydı, keşke göz zevkimizi bozmasaydı. Milan'da liderik vasfı verilseydi, Messi'nin önüne geçerdi. Aynı formu devam etseydi zaten Messi ile kıyaslamazdım bile.
Eşinle Fatih Terim sayesinde tanıştın. Anlatır mısın?
Eşim havayollarında hostesti. Galatasaray'ın Real Sociedad ile oynayacağı maçı anlatmak için San Sebastian'a gidiyordum. Şanş işte aynı uçukta Fatih Terim, iki ön sıramda oturuyordu. Maç sonrasında dönerken, 'Bu hanımefendi ile evleneceğim' dedim. Bunun üzerine Fatih Hoca, 'Ben de düğününe geleceğim' dedi ve geldi. Sözünü tuttu, nişan yüzüğümü taktı ve nikah şahidim oldu.
Maçlarda eşini de şaşırttığın oluyor mu? Nasıl tepkiler veriyor?
Eşim, alakası olmadığı halde bu işi çok iyi biliyor. Beni eleştirmez, aksine çok beğenir. Aynı zamanda çok seçicidir. Ara ara bilgiler verir. Bazen de 'Şu bilgiye verme' der, verdiğimde ise 'Bu bilgiye ne gerek vardı' tepkileri alırım. Kontrol mekanizmam eşimdir. Evde olmadığımda maç seyreder, tabii sevdiği diziler yoksa (gülüyor).
Anlatmak isteyip anlatma şansı bulamadığın bir maç var mı?
Fenerbahçe-Galatasaray, Beşiktaş-Fenerbahçe veya Galatasaray-Beşiktaş derbisini anlatmak isterim.
Unutumadığın maç?
İstanbul'da oynanan Liverpool-Milan finali ve Machester United-Beşiktaş maçı.
Anlatırken en çok zorlandığın maç?
Şampiyonlar Ligi'ndeki 6-1'lik Valencia-Bursaspor maçı.
Ağladığın ya da aşırı duygusallaştığın maçlar oldu mu?
henüz ağlamadım. Aşırı duygulandığım maç ise Londra'daki Chelsea-Fenerbahçe karşılaşmasıydı. Ağlamaktan beter oldum. Fenerbahçe daha iyi oynamıştı, yarı final kaçtı.
En beğendiğin yerli ve yabancı futbolcu?
Yerli Ersan Gülüm, yabancı ise Xavi.
Bu sene şampiyonlukta en şanslı gördüğün takım?
Bence Süper Lig'de bu sezon şampiyon Fenerbahçe olacak.
Kariyerin spikerlikle sınırlı kalacak mı? Yazarlık, yorumculuk gibi daha değişik alanları da düşünüyor musun?
Bir gazetede yazacağım. Yorumculuk yapmayacağım, yorumcuları yorumlayacağım. Teklif var, ama şu anda isimini söylememem daha doğru.
Bazı isimlerin ilginç uğurları vardır. Senin de bir uğurun var mı?
Her maça duayla başlarım. En büyük uğurum duadır, duasız maç anlatmam.
Sporda futbol dışında bir ilgi alanın var mı?
Voleybol seyretmeyi seviyorum. Basketbolu ise izlemeyi değil oynamayı severim. Basketbol maçı izlemek bana itici gelir. Oynamaya da bir o kadar bayılırım. Yazın plaj voleybolu oynarım. Yüzmeyi de çok severim.
Bu sıralar farklı bir heyecan içindesin.
Ömer Erim adında bir oğlum var. Futboldan nefret ediyor. Şubat ayında ikinci oğlum olacak. Şampiyonlar Ligi 1. Tur maçlarıyla birlikte dünyaya gelecek.
Vakit ayırdığın ve samimi yanıtların için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ediyorum, keyif aldığım bir sohbet oldu.
Beşiktaş - Bursaspor
Evet. Başlığa bakarak bile çok şey söylemek mümkün. İki (her ne kadar bu kelimeyi söylemekten futbolumuz adına utanç duysam da ) "düşman" takım Pazar günü ilginç bir saatte ,14:00'te BJK İnönü Stadı'nda karşı karşıya geldiler.
Yedi yıl aradan sonra stada Bursaspor seyircisi alınacaktı ve maç öncesi ortam gergindi. Ve beklenen oldu , Bursaspor taraftarı daha yoldayken Balıkesir'deki BJK taraftrarıyla kavga etti. Varın İstanbul'da neler oldu siz düşünün. "3 ağır yaralı".
Maç gergin başladı. İlk yarısı 0-0 beraberlik ile biten maçta iki takımın da pozisyonları vardı.
2. Yarı BJK son yıllardaki en güzel pres gollerinden birini attı.
Dk. 65 : Holosko
Bu golün ardınan Bursapor'un yarattığı en ciddi tehlike duran toptan gelen kafa vuruşunun direkte patlamasıydı.
Ama ilgmizi çeken şey sahaya dalan bir Bursaspor taraftarıydı. Elindeki bayrak ile yarı sahayı koşturdu. İçimden dedim ki : "Madrid'de oynamış Guti'nin sahada adam kovaladığını gördüm ya , ölsem de gam yemem artık". (Bu vatandaş ile ilgili görüntüleri elime geçirdiğim an koyacağım.)
Daha sonra zaten ortamı gergin olan ve daha çok gerilen maç rölantide geçti ve BJK 6 puan değerinde bir maç kazanarak Bursa'ya da zirve yolunda ağır bir darbe indirdi.
Maç hakkındaki görüşüm , daha doğrusu BJK hakkındaki görüşüm : Beşiktaş bir kaleci ve Ernst'in yanına gelecek iyi bir libero (M.Fernandes) ile daha iyi olacaktır.
Zaten görünen o ki , iş çoktan bitirilmiş ;
*Manuel Fernandes
Osasuna - Barcelona (Yol yorgunları !)
Bildiğiniz gibi dün geceki Barcelona maçı öncesi enteresan olaylar yaşadık. Havayolu şirketleri greve gidince Barcelona yola trenle çıkıp , otobüs ile devam etmek zorunda kaldı. Ayrıca yoğun kar sebebi ile geç kalma tehlikesi ile karşı karşıyaydılar. Ama başardılar ve stada gecikmeli olsa da vardılar. Maç 45 dk. geç başladı.
Barça maçın başlarında gerçekten de bildiğimiz Barça değildi. Yol yorgunluğunun sinyallerini en çok veren ikili Puyol ve Valdés ikilisiydi. İki kere anlaşmazlığa düşen Puyol ile Valdés bu anlaşmazlıklar yüzünden takımlarına ufak tehlikeler yaşattılar. Ayrıca ben uzun süredir Barcelona maçlarında kanatlardan içeriye doldurulan ortalar göremiyordum. Barcelona her zaman sabırlı oynayan ayağa pas yapan rakiplerinin "sinirini bozan" bir ekiptir.
Fakat diyoruz ya ; onlar "Barcelona". Yorgunluk kahvesi 25'te Pedro'dan geldi. Resital daha sonra Messi(x2) ile devam etti. Ve Barcelona bir kez daha taraftarlarını heyecanlandıramadı :)
Ben fazla uzatmıyorum , buyrun işin özeti.
Osasuna 0-3 Barcelona | video.mynet.com
Barça maçın başlarında gerçekten de bildiğimiz Barça değildi. Yol yorgunluğunun sinyallerini en çok veren ikili Puyol ve Valdés ikilisiydi. İki kere anlaşmazlığa düşen Puyol ile Valdés bu anlaşmazlıklar yüzünden takımlarına ufak tehlikeler yaşattılar. Ayrıca ben uzun süredir Barcelona maçlarında kanatlardan içeriye doldurulan ortalar göremiyordum. Barcelona her zaman sabırlı oynayan ayağa pas yapan rakiplerinin "sinirini bozan" bir ekiptir.
Fakat diyoruz ya ; onlar "Barcelona". Yorgunluk kahvesi 25'te Pedro'dan geldi. Resital daha sonra Messi(x2) ile devam etti. Ve Barcelona bir kez daha taraftarlarını heyecanlandıramadı :)
Ben fazla uzatmıyorum , buyrun işin özeti.
Osasuna 0-3 Barcelona | video.mynet.com
4 Aralık 2010 Cumartesi
Ronaldo'nun "Av Mevsimi"
Real Madrid'in bu akşam Valencia'yı 2-0 mağlup ettiği karşılaşmada 2 gol de CR7'den geldi. 15 maçta 16 gole ulaşan Ronaldo adeta keskin nişancı gibi. Bulduğunu indiriyor :)
Barcelona'nın Pamplona macerası
Barcelona'nın bugünkü macerasından fotoğraflar.
Barça uçakla gelecekti İspanya'da grev olunca tüm uçuşlar ertelendi. Federasyon maçı yarına erteledi. Osasuna kabul etmedi. Federasyon maç bu gece dedi. Barça hızlı tren ve otobüsle maça yetişti.
Kasımpaşa 0-3 Galatasaray
4 haftadır kazanamamanın verdiği moral bozukluğu ve taraftarların kampı basarak yaptığı ‘hıyar’lı protestoyla maça çıkan Galatasaray beklenenin aksine istekli ve baskılı başladı. Kasımpaşaspor'u basit top kayıplarına zorladı.
Maçın skoru sizi aldatmasın, kötü anlamda söylemiyorum,daha farklı bitebilirdi.Daha ilk dakikada Kewell ‘gol kaçırma yarışı’nı başlattı. Sabri’nin çataldan dönen topu kıyamet alametiydi sanki.Hala Konya’da attığı golün hatırına Galatasaray seviyesine gelecek diye beklenen Aydın,Harry Kewell ile birlikte günün iyilerindendi.Güzel de bir asist yaptı.Kasımpaşa’da ise gözü çarpan isim Yekta Kurtuluştu.Ara transferde büyükler muhakkak yoklayacaklardır.
Pino bu maçta dünyaları kaçırdı. Attığı goldeki vuruş ne kadar ustacaysa kaçırdıklarında ki vuruşlar bir o kadar amatörceydi.Sarptan sonra Ayhan da Pino'ya salladı.
Haginin ne yapmaya çalıştığını pek anlayamadım? İnsua’yı sol beke aldı Balta’yı orta sahaya.Daha sonra sol bekte Çağlar’ı denedi İnsua açığa geçti.Bu arada unutanlar varsa söyleyeyim Serdar Özkan Galatasaray’ın futbolcusu :).
Son 6 haftada attığı gol sayısıyla 4 hafta aradan sonra nihayet galip geldi Galatasaray.
Çağlar Birinci
Bugün Galatasaray formasıyla ilk maçını oynadı. Bu akşam maçta sol beklerin üçü de sahadaydı. Insua , Çağlar, Hakan. Hagi'nin birşeyler denediği, birşeyler yapmaya çalıştığı ortada. Tutar mı tutmaz mı bilemeyiz.
Çağlar genç bir oyuncu ve performansı ile yorum yapmak şu an imkansız. Ama tahminimce Insua (zaten kiralık) Hagi'nin gözünde artık yok. Bu Çağlar Birinci için bir şanstır ve ben Çağlar'ın üzerine büyük bahis oynuyorum. Bu çocukta iş var. Denizlispor döneminde izlediğim kadarıyla karakter, yetenek, kondisyon üçlüsüne sahip biri. Insua sezon sonu Liverpool'a geri gidince sol bek Çağlar'a kalacak ve Çağlar güçlü sorumluluk duygusuyla bu görevin üstesinden gelecektir.
Çağlar'dan kısa kısa ....
*Not: 0:13'teki görüntü size Çağlar'ın sol ayağıyla ilgili gerekli bilgiyi verecektir.
Çağlar genç bir oyuncu ve performansı ile yorum yapmak şu an imkansız. Ama tahminimce Insua (zaten kiralık) Hagi'nin gözünde artık yok. Bu Çağlar Birinci için bir şanstır ve ben Çağlar'ın üzerine büyük bahis oynuyorum. Bu çocukta iş var. Denizlispor döneminde izlediğim kadarıyla karakter, yetenek, kondisyon üçlüsüne sahip biri. Insua sezon sonu Liverpool'a geri gidince sol bek Çağlar'a kalacak ve Çağlar güçlü sorumluluk duygusuyla bu görevin üstesinden gelecektir.
Çağlar'dan kısa kısa ....
*Not: 0:13'teki görüntü size Çağlar'ın sol ayağıyla ilgili gerekli bilgiyi verecektir.
Arsenal 2-1 Fulham
Evinde oynadığı son 2 karşılaşmada yenilen Arsenal, Nasri'nin attığı iki nefis golle haftayı 3 puanla kapattı.Nasri'nin golü görülmeye değer.
Fenerbahçe-K.D.Ç Karabükspor
Spor Toto Süper Lig'in 15. haftasında 5 Aralık Pazar günü 19:00'da oynanacak karşılaşmanın favorisi kuşkusuz 3'te 3 yapmak isteyen Fenerbahçe. Ligin dişli ekiplerinden biri olan Karabükspor ile Fenerbahçe 11 yıl aradan sonra ilk kez karşı karşıya gelecek.
Fenerbahçe son haftalarda aldığı galibiyetlerle eleştiri oklarından biraz olsun kurtuldu. Aykut Kocaman'ın öğrencilerinin hedefi devreyi puan kaybı yaşamadan kapatmak. Taraftar oynanan futboldan memnun mu bilinmez ama Fenerbahçe taraftarına bol gollü karşılaşmalar izlettiği için Fenerbahçelilerin yüzü gülüyor.
Çoğunluğun aksine ben ortada bir maç değil, istekli ve bu hırs ile galip gelen bir Fenerbahçe bekliyorum. Kabul , Fenerbahçe'nin futbolu tartışılır ama benden "Alex'siz Fenerbahçe" klişelerini beklemeyin. Hangi mevkilerin aksadığı çok açık. Radikal kararlar verebilen Aykut Kocaman devre arasında buna çözüm bulacaktır.
Bana soracak olursanız bu sezon Fenerbahçe'ye rahat maç kazandıracak 11 budur.
Maçın kilit oyuncularına gelince...
Maç Önü | Kasımpaşa-Galatasaray
Haftalardır kazanamıyoruz.Kazanmayı geçtim gol atamıyoruz averaj "-4".Lig sonuncusuyla yani Kasımpaşa ile aramızda sadece 9 puan var.Ligde kalma mücadelesi veren iki ekibin maçı adeta.Açıkcası bu akşam da pek ümitli değilim. İlk 11:Ufuk Ceylan, Sabri Sarıoğlu, Lucas Neill, Gökhan Zan, Hakan Balta, Barış Özbek, Aydın Yılmaz, Ayhan Akman, Lorik Cana, Kewell, Pino.
St.Pauli Maçından
Bundesliga'nın hem taraftar , hem futbolcu hem de yönetim bakımından en renkli takımı St.Pauli maçının sonrasında bir taraftar , ya da futbolcu muhabire böyle saldırmış ve bu ilginç kare yakalanmış.
*Kartopu saldırısı.
Bu arada renkli derken : St.Pauli takımının Bundesliga'ya çıkmasının tek amacı Hamburg'u mağlup etmek. Kulüp başkanı eşcinsel ve ünlü bir tiyatrocu. Kulübün armasında yer almamasına karşın St.Pauli'nin simgesi bir kurukafa.
*St.Paul'nin"unofficial" arması.
*St.Pauli başkanı Corny Littman.
*St. Pauli stadyumu.
3 Aralık 2010 Cuma
Nedeni derinde aramamak lazım...
Adnan Polat ve yönetimi bence çoktan istifa etmeliydi. Hatta sadece ben değil yani 25-30 milyon (belki de daha fazla) Galatasaray taraftarı da böyle düşünüyordur. Yani bu iş artık bir gurur meselesine
döndü, uğraşılmaz bir hale geldi. Ama istifa etmemesinin nedenini çok ta derinde aramamak lazım.
Evet. İşte bu. Gayet basit.
Siz Seyrantepe Spor Kompleksi için ömrünü bu yolu koyan Özhan Canaydın'ın hakkını yiyip , bu stadı Galatasaray'a ben kazandırdım deyip te , istifa edip giderseniz ,adama enayi derler.
Ben diyorum bak ; Adnan Polat ancak bu stadı açtıktan sonra istifa eder.
döndü, uğraşılmaz bir hale geldi. Ama istifa etmemesinin nedenini çok ta derinde aramamak lazım.
Evet. İşte bu. Gayet basit.
Siz Seyrantepe Spor Kompleksi için ömrünü bu yolu koyan Özhan Canaydın'ın hakkını yiyip , bu stadı Galatasaray'a ben kazandırdım deyip te , istifa edip giderseniz ,adama enayi derler.
Ben diyorum bak ; Adnan Polat ancak bu stadı açtıktan sonra istifa eder.
Heyecanlı İstanbul Derbisi...
"Ne diyor bu adamlar , 2010 yılında ve ligin ilk devresinde oynanacak derbi kalmamışken ?" diyebilirsiniz. Ama haksızsınız. Bu hafta ligin alt sıralarını yakından ilgilendiren ve Spor Toto'nun verdiği oranları dikkate almadan baktığınızda çok heyecanlı geçecek bir mücadele var. Kasımpaşa - Galatasaray.
Tarihindeki en berbat sezonu geçiren , gece yarısı operasyonu ile oyuncu gönderip , komik kâr planları peşinde koşan Galatasaray ve ligin alt sırasına demir atmış asansör takımlarımızdan Kasımpaşa , Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda karşı karşıya geliyor.
Bundan 1-2 sene önce olsa bu maçın sonucu hakkında yorum yapmak biraz gereksiz olurdu.
Ama bugün öyle değil. "Anadolu ihtilali (mütevazi takım ihtilali) dedikleri şeyden midir ? Yoksa üç büyüklerin iyi yöneticilere sahip olamamasından mıdır ? Bilemem ama sarı - kırmızılıların hali vahim hafız.
Hafta içi biz West Ham'ın Man Utd.'ı geçtiği "karlı" maçı seyrederken birden kırmızı bir son dakika bildirisi ile Galatasaray'ın "kârlı" transferinden haberimiz oldu. Saat 23:00 sularıydı muhtemelen.
Daha sonra resmi siteye baktık. Yok oyuncumuz alacaklarından feragat etmiştir , kârımız şu kadardır falan filan.
Yahu bırakın bu edebiyatı , sizin yedek kulübenizde M.Sarp ve Barış Özbek bu adamın yerine forma bekliyor, siz kâr peşindesiniz , "Galatasaraylılık" düşüncesini pazarlama peşindesiniz.
Sizi bu durumdan Elano'dan kazanacağınız 10.000 $ da kurtarmaz.
Maçı bizzat izleyeceğim. Kazanan taraf Galatasaray olacaktır diyorum. Evet , Galatasaray'ın bu sezon bahtı kara. Kazanacaklardır. Mustafa Sarp yine geçiştirilecektir , Servet yine geçiştirilecektir. Unutulacaktır devre arasına kadar. Devre arası transfer sezonu zaten ayrı bir merak konusu. Bakalım ne kadar cesur bir yönetim var ?
Tarihindeki en berbat sezonu geçiren , gece yarısı operasyonu ile oyuncu gönderip , komik kâr planları peşinde koşan Galatasaray ve ligin alt sırasına demir atmış asansör takımlarımızdan Kasımpaşa , Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda karşı karşıya geliyor.
Bundan 1-2 sene önce olsa bu maçın sonucu hakkında yorum yapmak biraz gereksiz olurdu.
Ama bugün öyle değil. "Anadolu ihtilali (mütevazi takım ihtilali) dedikleri şeyden midir ? Yoksa üç büyüklerin iyi yöneticilere sahip olamamasından mıdır ? Bilemem ama sarı - kırmızılıların hali vahim hafız.
Hafta içi biz West Ham'ın Man Utd.'ı geçtiği "karlı" maçı seyrederken birden kırmızı bir son dakika bildirisi ile Galatasaray'ın "kârlı" transferinden haberimiz oldu. Saat 23:00 sularıydı muhtemelen.
Daha sonra resmi siteye baktık. Yok oyuncumuz alacaklarından feragat etmiştir , kârımız şu kadardır falan filan.
Yahu bırakın bu edebiyatı , sizin yedek kulübenizde M.Sarp ve Barış Özbek bu adamın yerine forma bekliyor, siz kâr peşindesiniz , "Galatasaraylılık" düşüncesini pazarlama peşindesiniz.
Sizi bu durumdan Elano'dan kazanacağınız 10.000 $ da kurtarmaz.
Maçı bizzat izleyeceğim. Kazanan taraf Galatasaray olacaktır diyorum. Evet , Galatasaray'ın bu sezon bahtı kara. Kazanacaklardır. Mustafa Sarp yine geçiştirilecektir , Servet yine geçiştirilecektir. Unutulacaktır devre arasına kadar. Devre arası transfer sezonu zaten ayrı bir merak konusu. Bakalım ne kadar cesur bir yönetim var ?
7 Yıl Sonra Gelen 3 Puan
Lazio , Stadio Olimpico'da tam 7 yıl aradan sonra Inter'i 3-1 mağlup etti. Benitez'in gelmesiyle birlikte düşüşe geçen ve bir türlü kendi oyun sistemini kuramayan Inter formda bir rakip karşısında dirense de dayanamadı.
Lazio'nun golleri Biava , Zaraté (Zaradona) ve Hernanes'ten gelirken , Inter'in tek golünü eski takımına karşı Goran Pandev kaydetti.
Geçen sene bu iki takım arasındaki maçı hatırlıyorum da. Inter ve Roma şampiyonluk için çekişiyorlardı ve son haftalarda Inter Lazio ile Inter kritik bir maç oynayacaktı. Roma ile Lazio arasındaki rekabet dillere destandır.
Hatta buyrun maçlarından bir pankart
*Sen "hayııır !" diye bağırırken annen "eveeet" diye inliyor.
Neyse efendim konumuzdan sapmayalım. Bu kritik maç öncesi Lazio tribünleri adeta Inter ! diye inliyor Lazio taraftarı takımları gol pozisyonuna girdiğinde ıslıklıyorlardı. Inter taraftarı rahattı ve o atmosferi gördükten sonra : "Şampiyonluk cepte hafız , Şampiyonlar Ligi'ne bakalım." diyorlardı.
Ve beklenen oldu maçı Inter kazandı ve o sezon şampiyon oldular. Roma taraftarının öfkesini varın siz düşünün. Ben de o öfkeyi bu video ile açıklayayım , kaptan Totti taraftarın duygularına tercüman olmuş :
Evet. sert bir tekmeydi. Neyse devam edelim. Bu mağlubiyetten sonra Lazio'lu bazı yöneticiler ölüm tehditleri ve daha başka tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını söylemişlerdi. Açıkçası Lazio pek birşey kaybetmemişti. Küme düşmeyeceklerdi ve maçı Inter'e vermelerinde pek bir sakınca yoktu.
Ama bu sene şampiyonluğun güçlü adaylarından olan Lazio , Benitez'in oturtamadığı takımı affetmedi. Ne dersiniz ? Bu sene de Roma Lazio'ya karşı aynı şeyi yapar mı ? Burası İtalya ... Her türlü şey olabilir...
Hele hele konu Lazio-Roma rekabeti ise... Böylece Inter de iki sene üst üste bu galibiyetten ekmek yemiş olur.
Lazio'nun golleri Biava , Zaraté (Zaradona) ve Hernanes'ten gelirken , Inter'in tek golünü eski takımına karşı Goran Pandev kaydetti.
Geçen sene bu iki takım arasındaki maçı hatırlıyorum da. Inter ve Roma şampiyonluk için çekişiyorlardı ve son haftalarda Inter Lazio ile Inter kritik bir maç oynayacaktı. Roma ile Lazio arasındaki rekabet dillere destandır.
Hatta buyrun maçlarından bir pankart
Neyse efendim konumuzdan sapmayalım. Bu kritik maç öncesi Lazio tribünleri adeta Inter ! diye inliyor Lazio taraftarı takımları gol pozisyonuna girdiğinde ıslıklıyorlardı. Inter taraftarı rahattı ve o atmosferi gördükten sonra : "Şampiyonluk cepte hafız , Şampiyonlar Ligi'ne bakalım." diyorlardı.
Ve beklenen oldu maçı Inter kazandı ve o sezon şampiyon oldular. Roma taraftarının öfkesini varın siz düşünün. Ben de o öfkeyi bu video ile açıklayayım , kaptan Totti taraftarın duygularına tercüman olmuş :
Evet. sert bir tekmeydi. Neyse devam edelim. Bu mağlubiyetten sonra Lazio'lu bazı yöneticiler ölüm tehditleri ve daha başka tehditlerle karşı karşıya kaldıklarını söylemişlerdi. Açıkçası Lazio pek birşey kaybetmemişti. Küme düşmeyeceklerdi ve maçı Inter'e vermelerinde pek bir sakınca yoktu.
Ama bu sene şampiyonluğun güçlü adaylarından olan Lazio , Benitez'in oturtamadığı takımı affetmedi. Ne dersiniz ? Bu sene de Roma Lazio'ya karşı aynı şeyi yapar mı ? Burası İtalya ... Her türlü şey olabilir...
Hele hele konu Lazio-Roma rekabeti ise... Böylece Inter de iki sene üst üste bu galibiyetten ekmek yemiş olur.
Lugano, Yılın Takımı'na aday
UEFA, "2010 Yılın Futbol Takımı" adaylarını açıkladı. Savunma oyuncuları listesinde, Fenerbahçe'den Diego Lugano bulunuyor.Listede İnter'den sekiz oyuncu var.Yılın Futbol Takımı listesinde forvet adayları arasında,Lionel Messi, Forlan, Villa, Diego Milito, Drogba, Higuain ve Eto'o gibi isimler var.
Ben üstteki takımı seçtim.
Siz de Uefa.com'dan tercihlerinizi yapabilirsiniz.
İşte Geldik Buradayız. Biz Bu İşte Çaylağız.
Bugün günlerden 3 Aralık 2010. Bundan belki 3 ay önce arkadaşım ile blog yazalım diye heves ettik , kolları sıvadık. Blog'un ismini , kullanacağımız yazar isimlerini , ne yazacağımızı uzun uzun tartıştık. Ve bugün buradayız , temeli attık. Ne türlü zorluklara göğüs gereceğimizin farkındayız. Kolay sanıyorduk ama blogcuların işi gayet zormuş :). Bize bugünden itibaren ilgi gösterip , yazılarımızı sabırla okuyanlara teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Futbolu seviyoruz.
Haftasonu TV'de Futbol
20.00 Trabzonspor – Bucaspor LİG TV
21.30 St. Pauli – Kaiserslautern TRT 3
21.45 Lazio – Inter SPORMAX - TV 8
4 Aralık Cumartesi
14.00 Altay – Boluspor TRT 1
14.00 Manisaspor – G.Antepspor DIGI
16.30 E. Frankfurt – Mainz TRT 3
17.00 A.Gücü – Sivasspor DIGI
17.00 Arsenal – Fulham SPORMAX
19.00 Kasımpaşa – Galatasaray LİG TV
19.00 Levante – A. Madrid NTVSPOR
19.30 Blackpool – Man. United SPORMAX (Kar nedeniyle iptal.)
19.30 Schalke 04 – B.Münih TRT 3
21.00 Osasuna – Barcelona NTVSPOR . (Kar nedeni ile iptal olabilir.)
21.45 Milan – Brescia TV 8 - SPORMAX
22.00 Montpellier – Lyon KANAL A
23.00 Real Madrid – Valencia NTVSPOR
5 Aralık Pazar
14.00 Beşiktaş – Bursaspor LİG TV
15.30 West Bromwich – Newcastle United SPORMAX
16.00 Fiorentina – Cagliari TV 8
16.00 Konyaspor – Gençlerbirliği DIGI
16.30 Leverkusen – Koln TRT 3
18.00 Sunderland – West Ham SPORMAX
18.00 Nice – Marsilya KANAL A
18.30 Nurnberg – B. Dortmund TRT 3
19.00 Antalyaspor – İstanbul BŞB DIGI
19.00 Fenerbahçe – K.Karabük LİG TV
19.00 Çaykur Rize – Adanaspor TRT 1
20.00 Villarreal – Sevilla NTVSPOR
21.45 Catania – Juventus TV 8 - SPORMAX
22.00 St. Etienne – Bordeaux KANAL A
6 Aralık Pazartesi
20.00 Kayserispor – Eskişehirspor LİG TV
22.00 Liverpool – Aston Villa SPORMAX
22.00 D. La Coruna – Hercules NTVSPOR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
